Uzm. Psk. Deryal YÜKSEL

Dünya hızla değişiyor ve biz de onunla beraber değişmeye başladık. Hızlı bir tempoda bu kadar büyük değişimlere uyum sağlamak kolay değil. Tanımadığımız milyonlarca insan ile ortak bir yas sureci içerisinde olduğumuzu unutmamamız lazım. Karantinada kalarak sadece bedenimizi değil, ama ruhumuzu da dinlemeye başlıyoruz.

Koronavirüs salgını aynı anda bir anksiyete salgını başlatmıştır. Bir salgın sırasında korku, endişe, üzüntü ve belirsizlik duyguları hissetmek normaldir. Bir çoğumuz da sadece virüsü değil ama aynı zamanda kimliğimizi sorgulamaya başladık. “Ben kimim” kavramı birbirine bağlı roller ve ilişkiler ağında oluşur. Karantina sürecinde dış dünyadan uzak kaldığımız için  “kimlik” kavramımız da etkilenebilir. Dış dünyadan gelen ve bize anlam yükletenleri bir anda kaybetmek, bizi ilk şoka sokabilir. Daha sonra da bu durumdan etkilenenlerin çoğu çaresiz ve öfkeli hissedebilirler. Bunun farkında olmadığımız ve stratejik bir şekilde ele almadığımız sürece, bu kendimize ve başkalarına trajik sonuçlar doğurabilir. Benlik duygunuzu kaybediyormuş gibi hissediyorsanız, o zaman hayatınızda bir anlam kaybı yaşıyor olabilirsiniz.

© Natasa Jelenic

Hepimizin hayatımızın önemi var ve bir yere ait olduğumuzu hissetmek istiyoruz. Bu sebeple her gün iç dünyamıza anlamlı gelecek aktiviteler dahil edilmesi önemlidir. Sadece kısa bir süre için bile olsa, her gün anlamlı bir şey yapmak size bir amaç ve kimlik duygusu verecektir.

Salgının yarattığı anksiyete bizi “anormal” hissettiriyor da olabilir. Fakat, “anormal” bir tepki vermediğimizin farkında olmamız lazım. 20. yüzyılın önde gelen psikiyatrlarından Viktor Frankl’ın bir sözü bu durumu çok güzel açıklamaktadır: “Anormal bir duruma anormal bir tepki vermek normal bir davranıştır.” Bu “anormal” hissetme düşünce kalıbından kurtulmak ruh sağlığımız için önemlidir. Evde izole olsanız bile, mümkün olduğunca düzenli bir programa uymaya çalışın. Yalnızlık hiç bitmeyecekmiş gibi hissedebilse de, bu günleri olabildiğince “normal” hissettirmeye çalışmak, geçmenize yardımcı olacaktır. Her gün yapacağınız birkaç şeyle başlayın, nasıl hissettiğiniz ve ne yaptığınız hakkında bir günlük tutun. Bunu uygulamak, yaşadığınız bu durum hakkında proaktif olduğunuzu hissetmenize yardımcı olacaktır. Dikkatinizi dağıtma, ruminasyondan kaçınmanıza yardımcı olur, bu da depresyon için bir risk faktörüdür. Bu şekilde, küçük projeler üstlenmek veya diğer dikkat dağıtıcı biçimleri bulmak ruh halinizi korumanıza yardımcı olabilir.

© Natasa Jelenic

Koronavirüs ile kaygımızı tetikleyen şeylerden bir kısmı bilgi eksikliğidir. Yeni bir virüs ile mücadele ediyoruz ve bu hastalık hakkında birçok soru işaretimiz var. Beynimizin travmaya karşı reaksiyonları şu anda çok aktif. Hepimiz değişimle, başkalarından kopuk kalmaya, ailemiz ve sevdiklerimizin sağlığı ile ilgili endişelerimizle başa çıkmaya çalışıyoruz. Hepimiz özgürlük, kaynak ve denge kaybı ile başa çıkmaya çalışıyoruz. Sonuçta, hepimiz bilinmeyenin korkusu ile başa çıkmaya çalışıyoruz. Koronavirüse dair korkuya kapıldığınızı hissettiğinizde, kontrol edebileceğiniz şeylere odaklanmaya çalışın. Medyanın bize yarattığı endişeyi kontrol edemeyiz ama medya tüketimimizi değiştirebiliriz. Güvenilir kaynaklardan haber okumak ve mola vermek önemlidir. Virüsün ne kadar hızlı yayıldığından veya kaç kişinin hastalandığından bahseden haberleri okumak ve izlemek endişenizi artıracaktır. Medya tüketiminizi belirli bir zaman dilimiyle veya belirli sayıda sınırlandırın. Haberdar olmak yararlı olsa da bütün gün endişe uyandıran haberlerle bombardımana girmemek önemlidir. Koronavirüs salgınının şehrinizde veya yakın çevrenizde ne kadar yoğun olduğunu kontrol edemezsiniz, ancak kendi kişisel riskinizi (ve bilmeden başkalarına yayma riskinizi) azaltmak için adımlar atabilirsiniz.

“Sosyal mesafelenme” virüsün yayılmasına azaltmanın bir yolu olarak uygulanmaktadır. Ancak, ruh sağlığımız üzerinde olumsuz yan etkileri vardır. Başkaları ile bağlantımızın kesilmesi ve bununla beraber uyanan yalnızlık duyguları beynin limbik sistemini etkileyebilir. Beynimizin bu bölgesinde yoğun aktivite üzüntü ve olumsuzluk duygularına bağlıdır. Bu durum genellikle depresif bozukluklarda görülür. Belki de bu dönemde yalnızlıkla mücadele etmek için yapabileceğiniz en iyi şey, geleneksel olmayan yollarla başkalarıyla bağlantı kurmaktır. Aileniz ve arkadaşlarınızla şahsen ziyaret edemeyebilirsiniz, ancak bu bağlanamayacağınız anlamına gelmez.

Bir kriz sırasında yalnızca ruh sağlığınızı ve yalnızlığınızı nasıl yöneteceğinize odaklanırken, bedeniniz ve zihniniz arasında güçlü bir bağlantı olduğunu unutmayın. Bedenimize odaklanarak hem daha iyi düşünebilir hem de hissedebiliriz. Egzersiz, ruh halinizi iyileştiren endorfinler ve serotonin gibi kimyasalları salgılar. Düzenli egzersiz yapmak, depresyon ve anksiyete gibi ruh sağlığı  sorunlarından kurtulmaya yardımcı olabilir ve semptomlarını azaltabilir. Ayrıca beyindeki sinir hücreleri arasındaki bağlantıları arttırır. Bu, hafızanızı geliştirir ve beyninizi yaralanma ve hastalıklara karşı korumaya yardımcı olur. Bu donemde virüsten korunmak için de en çok ihtiyaç duyduğumuz güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmamıza yardımcı olur.

© Natasa Jelenic

Ruh sağlığınız koronavirüsün stresinden etkileniyorsa, profesyonel yardım isteyebilirsiniz. Bir ruh sağlığı uzmanı, korkularınızı yönetmenize yardımcı olabilir. Bu salgını çevreleyen kaygı nedeniyle ortaya çıkabilecek ruh sağlığı problemlerine ek olarak, mevcut olan ruh sağlığı problemlerinin kötüleşmemesi için önlem alınması şarttır. Bu süreçte kendinizi iyi hissedemiyorsanız, çekinmeden bir ruh sağlığı uzmanına danışmanız, sizin için en iyi karar olabilir.

Bu travma bizi elbette etkileyecek. Bu deneyim sırasında ve sonrasında ruh sağlığı ile ilgili değişiklikleri göreceğiz. Hem bireysel hem de toplumsal iyileşmemize ihtiyacımız var. Birey olarak kendi ruh sağlığımızı korumak toplumda bir etki yaratacaktır. Hepimiz kendimize iyi bir şekilde bakarsak karantina sürecinden çıktığımızda toplumuzun iyileşmesine yardımcı olabiliriz. Bazı şekillerde birbirimiz ile bağlantımız kesilmiş olsa da ruh sağlığımıza önem vererek şimdi toplu iyileşmemize başlayabiliriz.